Merhametlilerin En Merhametlisi: Er-Rahman, Er-Rahim
Sakura Akademi’de bu hafta er-Rahman ve er-Rahim esmalarını işleyeceğiz. Merhamet kavramını anlatan bu iki esmayı birbirinden ayırmadan bahsetmek istedik. Besmele başta olmak üzere Kur’an’da bir çok ayette beraber gelmektedirler. İnşallah, Rabbimizin merhametine kapı aralayabilmek üzere geçiyoruz ne anlama geldiğine…
Kelimenin yapısına baktığımızda “merhamet etmek, severek ve acıyarak korumak” anlamındaki rahmet (ruhm, merhamet) kökünden türeyen rahman kelimesi “şefkat ve merhamet eden, acıyan” demektir.
Kur’an-ı Kerim’de rahmet kavramını; tüm varlıklara, inanan-inanmayan herkesin üzerindeki merhametini anlatan er-Rahman ve er-Rahim’i ilk olarak besmele de görmekteyiz. Besmele üç isim içermektedir. بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Allah, Rahman ve Rahim. Allah ismi bütün isimlerini toplayan zatına ait bir isimdir. Rahman ve Rahim isimleri ise sonsuz ve mutlak merhametini kapsar. Yani kovulmuş şeytanın şerrinden, tüm esmalarının sahibi Allah’ın, rahmet ve merhametine sığınmak. Bunu bu bilinçle söylediğimiz her an muhteşem bir imanın içindeyiz, subhanallah.
Tefsir alimlerinin anlatımından öğreniyoruz ki; Rahman dünya hayatında herkesi, Rahim ise ahirette sadece mü’minleri kapsayan ilahi rahmeti ifade eder, lakin her iki ismin tecellileri hem dünya hem ahiret hayatı için geçerli olup, belirgin etkileri açısından bir ayrımın atfedilebileceği söylenebilir denmektedir. Çünkü Allah’ın isim ve sıfatlarını zamanın öncesi ve sonrası açısından sınırlandırmak mümkün değildir.
وَاكْتُبْ لَنَا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ اِنَّا هُدْنَٓا اِلَيْكَۜ قَالَ عَذَاب۪ٓي اُص۪يبُ بِه۪ مَنْ اَشَٓاءُۚ وَرَحْمَت۪ي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍۜ فَسَاَكْتُبُهَا لِلَّذ۪ينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَالَّذ۪ينَ هُمْ بِاٰيَاتِنَا يُؤْمِنُونَۚ
اَلَّذ۪ينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الْاُمِّيَّ الَّذ۪ي يَجِدُونَهُ مَكْتُوباً عِنْدَهُمْ فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِۘ يَأْمُرُهُمْ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهٰيهُمْ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَٓائِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ اِصْرَهُمْ وَالْاَغْلَالَ الَّت۪ي كَانَتْ عَلَيْهِمْۜ فَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِه۪ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُوا النُّورَ الَّـذ۪ٓي اُنْزِلَ مَعَهُٓۙ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ۟
“Bize bu dünyada da ahirette de iyilik yaz! Şüphesiz biz sana yöneldik. Allah buyurdu ki: Azabıma dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; ayrıca rahmetimi Allah korkusu taşıyanlara, zekatı verenlere ve ayetlerimize inananlara yazacağım.
Onlar, ellerindeki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi peygambere uyarlar.
Peygamber onlara iyiliği emreder ve onları kötülükten meneder; yine onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını kaldırır, üzerlerindeki zincirleri çözer. O peygambere inanan, onu koruyup destekleyen, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nura uyanlar, işte bunlardır kurtuluşa erenler.”
(A’raf, 156-157)
Bu ayetler bize anlatıyor ki; Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır ve son peygambere iman edip belli niteliklere sahip olan kimselere de ileride ayrıca lütfedecektir.
“Kur’an okunduğunda onu dinleyin ve susun ki size rahmet edilsin.” A’raf Suresi (7:204)
“Namazı kılın, zekâtı verin, peygambere itaat edin ki rahmete erdirilesiniz.” Nur Suresi (24:56)
“İnanıp iyi işler yapanları Rabbin rahmetine sokar. Apaçık başarı budur.” Casiye Suresi (45:30)
“Rahmetinden sizin için geceyi ve gündüzü var etti ki gece dinlenesiniz ve gündüz Allah’ın (c.c) lütfunu arayasınız ve şükredesiniz.” Kasas Suresi (28:73)
“Allah’a (c.c) istiğfar et. Şüphesiz Allah (c.c.) bağışlayan, esirgeyendir." Nisa Suresi (4:106)
“Eğer size Allah’ın (c.c) lütfu ve merhameti olmasaydı, hiçbiriniz asla temizlenemezdi. Fakat Allah (c.c) dilediğini temizler, Allah (c.c) işitendir, bilendir.” Nur Suresi (24:21)
Yukarıdaki ayetler, Rahman ve Rahim’i anlatan ayetlerin sadece bir kısmıdır. Kur’an’da, Allah’ın merhametini anlatan bir çok ayet bulunmakta. Rahman suresi, Allah’ın kullarının üzerindeki rahmet ve nimetlerini anlattığı bir suredir. Bizler için dünyayı mükemmel bir şekilde yaratması, ve insan (halife) olarak göndermesi, bol rızıklarla nimetlendirmesi, başı boş bırakmayıp kitap ve peygamberler ile desteklemesi, ardından cennet ile müjdelemesi Allah’ın bizim üzerimizdeki mutlak rahmeti ve merhametidir.
Bir kutsi hadiste Allah’ın, “Ben Rahman’ım, hısım ve akrabalık da adımdan ayırdığım Rahim kelimesiyle anılmıştır. Akrabalık ilgisini sürdürenle ben de ilgimi devam ettiririm, bu ilgiyi kesenlerden ben de ilgimi keserim” buyurduğu rivayet edilmiştir.
Abdullah b. Ömer’den (r.a.) nakledildiğine göre Hz. Peygamber’in (s.a.v.) sohbet meclislerinden kalktığı sırada ashabı için yaptığı duanın son kısmı şöyledir: “Allah'ım! Dünya hayatını varlık amacımızın ve ilmi gücümüzün nihai hedefi kılma, bize merhamet etmeyeni başımıza musallat etme!”
Abdurrahman b. Avf (r.a.) Peygamber Efendimizi (s.a.v.) şöyle derken işittim der: “Rasulullah (s.a.v.): "Allah Teala, Ben Rahim'i yaratan Rahman'ım. Ben ismimden isim çıkardım. Her kim ona ulaşırsa ben de ona ulaşırım. Kim de rahmetimi keserse ben de ondan rahmetimi keserim."
Esma’ül-Hüsna eserlerinin hemen hemen hepsinde Abdullah b. Abbas’a nisbet edilen, “Rahman ve Rahim şefkat ve merhamet (rikkat) ifade eden Allah’ın iki ismi olup her biri ötekinden daha rakiktir (merhametli).” sözü de bunu anlatır.
Rahman’ın rahmeti de Allah’ın (c.c) bizzat kendisine has bir rahmetidir. Rahim’in rahmetinden ise Allah (c.c) irade sahibi varlıklara bir hisse ayırmıştır. İnsanın irade sahibi oluşu da Rahman’ın rahmetindendir. Bu iradeyi en güzel şekilde kullanması Rahim’in rahmetinden nasip almış kul olduğunu anlatır. Rahman ve Rahim isminin zevkini duyan kimsenin gönlüne ümitsizlik düşmez. Ne kadar darlık ve ıstırap içine düşerse düşsün Allah Teala’nın mutlaka onu selametle çıkaracağına emindir. Bilir ki, O merhametlilerin en merhametlisidir.
Rahman ve Rahim isimlerinden kulun alabileceği nasip konusunda en güzel yorumu yine Gazali yapmaktadır. "Rahman isminden elde edilecek feyiz, kalp gözü perdeli olan kulları şefkat ve nezaketle uyarmak, günahkarlara hakaret nazarıyla değil merhamet nazarıyla bakmak, dünyada işlenen her günahı bir musibet kabul edip onu ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Çünkü her masiyet (dünya işi) onu işleyeni Allah’tan uzaklaştırır, böylesi en çok acınmaya layık olan kimsedir. Rahim isminden alınabilecek nasip ise fakirlerin ihtiyacını gidermeye gayret etmektir. Serveti ve nüfuzuyla bunu gerçekleştiremeyen kimse sıkıntıya düşenlere dua etmeli ve üzüntülerine ortak olmalıdır." diye açıklamıştır.
Allah’ın bu iki esmasının en büyük nasipdarı şüphesiz Rasulullah Efendimizdir (s.a.v.). "Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir." (Tevbe, 128)
Ümmetim, ümmetim diyen, bizlere dua eden, bizim üzülmemizden üzülen bir peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.) Rabbim şefaatlerine nail eylesin. Rabbim kendine layık bir kul, habibine layık bir ümmet, merhametinden nasipdar bir kul olmayı hepimize nasip eylesin. Nasreddin Hoca'nın da dediği gibi, Allah’ın rahmetinden bir diğer rahmetine koşmayı bizlere nasip eylesin.
*Esma’ül-Hüsna yazı serimiz Halime Hüsna Özüdoğru katkılarıyla hazırlanmaktadır.